Back to stories list
Regular PDFs (full-page)
Bilingual PDFs
Booklet PDFs (for printing)
Bir zamanlar çok mutlu bir aile varmış.
Once upon a time,
there lived a happy
family.
Il était une fois une famille bien heureuse.
Çocuklar hiç kavga etmezler anne babalarına evde ve tarlada yardım ederlermiş.
They never fought with
each other. They helped
their parents at home
and in the fields.
Ils ne se disputaient jamais. Ils aidaient leurs parents à la maison et dans les champs.
Ama ateşe yaklaşmaları yasakmış.
But they were not
allowed to go near a
fire.
Mais ils n’avaient pas le droit de s’approcher d’un feu.
Bütün işleri gece yapmak zorundaymışlar. Çünkü hepsi mumdan yapılmışmış.
They had to do all their
work during the night.
Because they were made of wax!
Ils devaient faire tout leur travail pendant la nuit. Puisqu’ils étaient faits de cire !
Ancak çocuklardan biri hep güneşe çıkmayı hayal edermiş.
But one of the boys
longed to go out in the
sunlight.
Mais un des garçons désirait se promener au soleil.
Nitekim sonunda bir gün dayanamamış. Kardeşleri onu uyarmışlar.
One day the longing
was too strong. His
brothers warned him…
Un jour son désir était trop puissant. Ses frères l’avertirent…
Ama artık çok geçmiş. Çocuk sıcak güneşin altında eriyivermiş.
But it was too late!
He melted in the hot
sun.
Mais c’était trop tard ! Il fondit au soleil brûlant.
Diğer mum çocuklar kardeşleri eriyip yok olduğu için çok üzülmüşler.
The wax children were
so sad to see their
brother melting away.
Les enfants de cire étaient si tristes de voir leur frère fondre.
Ama bir plan yapmışlar. Eriyen mumu bir kuş biçimine sokmuşlar.
But they made a plan.
They shaped the lump
of melted wax into a
bird.
Mais ils firent un plan. Ils façonnèrent le morceau de cire fondue en oiseau.
Kuş biçimindeki kardeşlerini alıp yüksek bir dağa çıkarmışlar.
They took their bird
brother up to a high
mountain.
Ils apportèrent leur frère l’oiseau jusqu’au sommet d’une montagne haute.
Ve güneş yükselmeye başladığında kuş sabah ışığında güzel güzel öterek uzaklara doğru uçmuş.
And as the sun rose, he
flew away singing into
the morning light.
Et lorsque le soleil se leva, il s’envola vers la lumière du matin en chantant.
Written by: Southern African Folktale
Illustrated by: Wiehan de Jager
Translated by: Leyla Tekül
Read by: Leyla Tekül